1992 yılında Birleşmiş Milletler aldığı bir kararla, 3 Aralık gününü “Uluslararası Engelliler Günü” olarak ilan etti. Bu kararın ardından BM İnsan Hakları Komisyonu 5 Mart 1993 tarihli ve 1993/29 sayılı bildirisi ile üye ülkelerce 3 Aralık gününün “engellilerin topluma kazandırılması ve
insan haklarının tam ve eşit ölçüde sağlanması” amacıyla tanınmasını istedi. Ve o günden beri, 3 Aralık “Engelliler Günü” olarak bilinmektedir.
Dünya Engelliler Günü nedeniyle velilerimizin ve öğrencilerimizin desteğini alarak okul çapında bir yardım kampanyası gerçekleştirdik. 4 Kasım 2013 Pazartesi günü başlattığımız sosyal sorumluluk projemizde 27 Kasım 2013 Çarşamba günü mutlu sona ulaştık. Engellilerimize engel olan şey aslında engelleri değil, onların engellerine empatiyle yaklaşamayan zihinler dedik ve önce çocuklarımızda bu tarz sosyal görevlerimize karşı duyarlılık yaratmaya çalıştık. Bunu ancak empati kurarak yapabilirlerdi; onlara empati kurmayı öğrettik ve bunu da hayatın beklenilenin aksine karşılarına hep güzel şeyler çıkarmayacağı, bazen olumsuz durumlarla karşılaşabilecekleri gerçeğini anlamalarını sağlayarak gerçekleştirdik. Onlara sorumluluklar verdik; velilerimizin gönül evlerinde pişirdiği sımsıcak aşları, öğrencilerimiz kuruşu kuruşuna hesap ederek sattılar, kan kardeşim diye şakalaştıkları arkadaşlarına kaç kuruş borçlu olduğunu hatırlattılar her teneffüs. Öyle ki, sattığı yiyeceği annesi yapmış olsa bile, ücretini kutuya bırakıp satın aldı kocaman yürekli çocuklar.
Sosyal sorumluluk projemizin son gününde bir adet akülü iki adet manuel olmak üzere üç tekerlekli sandalye aldık. Engellerini yok etmeye gücümüz yetmezdi elbet, lakin bu şekilde aynı yolda aynı hızla ilerleyebilirdik. Başta bu işe öncülük eden, bu fikri bizlere sunan Özlem GÖKÇE ve Nilay YENİ öğretmenlerimiz ardından şefkat dolu velilerimiz, adam olmuş çocuklarımız, fedakâr öğretmenlerimiz, yardımsever idarecilerimiz, yani özetle Gülerçin Koleji Ailesi olarak biz, elimizden geleni yapmaya çalıştık. Programımızın sonunda Özlem GÖKÇE ve Nilay YENİ hocalarımızın yaptığı konuşmalar kalplerimize dokundu ve gönüllerinin yüceliğinin nişanesi olarak takdim edilen küçük plaketler onların takdire şayan bu davranışlarını anlatmaya yetmedi. Ama hocalarımıza en güzel ödül, sandalyeleri hediye ettiğimiz kardeşlerimizin gözlerindeki mutluluktu. Umarız bu bir başlangıçtır. İki değerli öğretmenimizin başlattığı bu kampanya bir bayrak yarışı gibi yıldan yıla devam eder, bir geleneğin adımı olur.
Amacımız reklam olmak değil, örnek olmaktı ve temennimizde bu doğrultudadır.
Engel, bedende değildir; asıl engel, engellilik durumuna duyarlılıkla yaklaşamayan zihinlerdedir.
Unutmayın, onların bir adım atabilmesi için bizim koşmamız gerekiyor.
Bu projeye destek veren herkese sonsuz sevgi, saygı ve teşekkürlerimizle…