Disleksinin yanlış tanımlarından biri zihinsel gelişimde görülen bir hastalık olmasıdır. Diğer bir değişle disleksi zihinsel bir gerilik değildir. O zaman disleksi nedir tanımlayalım: disleksi zeka düzeyi normal veya normal üstü zekaya sahip bireylerde rastlanan nörolojik bir bozukluktur.
DSM-V‘de “Özgül Öğrenme Güçlüğü” olarak tanımlanmaktadır. Genellikle ilkokula giden çocuklarda okuma güçlüğüyle anlaşılır. Bireyler yan yana olan harfleri ya da rakamları birbirine karışmış, yer değiştirmiş ya da hareket halinde gördükleri için başta öğrenme güçlüğü var olarak nitelendirilse bu bireyler doğru teşhis konulduğunda aslında zeka geriliği olmayan bireyler olduğu, disletik bireyler olduğu anlaşılmaktadır. Doğru eğitim aldıklarında okuma yazma becerisini kazanabilirler hatta düşünülenin aksine “normal” diye nitelendirilen bireyler farklı bir bakış açısına sahip oldukları için özgün fikirler ortaya çıkartabilirler.
Thomas Edison’un klasik hikayesini sıkça duyarız; okul başarısı düşüktü, konsantre olamazdı, konuşmakta güçlük çekerdi, okuldan atıldı… Evet Thomas Edison aslında disletik olduğu fark edilmemiş bir öğrenciydi. Başka bir örnek ise eşsiz tablolarıyla ünlü Pablo Picasso. Resimleriyle düşüncenin gücünü, işlenmemiş duyguyu ve insan ruhunun yaratıcılığını gösterdi. Disleksi daha bir çok bilim insanı ve sanatçıda da görülmüştür. Disleksi bir hastalık değildir ve başarıya engel bir durum değildir.