Değişen eğitim-öğretim sistemimizde, sistemin tüm parçaları bir yerlere oturtulmaya çalışılırken öğretmenin yerinin bir türlü belirlenememesi, sistemin oturmayışından mı yoksa öğretmenin kendi konumuna vakıf olamamasından mıdır acaba?
Eski sistemde öğreten, anlatan, uygulayan bir öğretmen varken şimdi rehberlik eden, yol gösteren, uygulatan bir öğretmen modeli ortaya çıkmış durumda. Ancak alışkanlıkların değişmesi zor. Toplumun öğretmene yüklediği anlam, beklentiler ve yeni öğretmenlerin kendine örnek teşkil edecek bir uygulama görmemesi işleri güçleştiriyor. Yine de öğretmenlerin önünde beliren iki temel seçenek az çok bir yol haritası çizmeye yeterli gibi görünüyor.
Öğretmenler ya toprak olacak ya bahçıvan. Toprak olduğunda çocukların yetişmesi için her türlü imkanı sunan, onu besleyen,büyüten, ona bir hayat bahşeden bir öğretmen ortaya çıkıyorken bahçıvan olduğunda ise çocuğu budayan, “şurası olmadı, burayı değiştirelim” diyen bir öğretmen modeliyle karşılaşıyoruz. Budanmış, tek tip öğrencilerdense köklerini derinlere salmış, dalları gökyüzüne özgürce uzanan çocukların yetiştiği bir eğitim öğretim sisteminin hayata geçmesinde en büyük pay öğretmenlere düşüyor.