24-28 Mayıs tarihlerinde 20 kişilik öğrenci, öğretmen ve veli grubuyla gerçekleştirilen Balkan turumuza Yunanistan’ın Dedeağaç kentiyle start verdik. Lezzetli bir Yunan yemeğinin ardından, kafeleri ve kahve çeşitleriyle ünlü Yunanistan’da moka ve frapenin tadına baktık. Kavala kurabiyesi alabilmek için Kavala kentinde mola vererek, Selanik’e hareket ettik. Tüm gece süren yolculuğumuzun sonunda ulaştığımız Selanik’te ilk olarak Yedi kule Zindanları’nın eşsiz Selanik manzarasında meşhur börekleriyle lezzetli bir kahvaltı yaptık. Ardından buranın en büyük katedrali olan Aya Dimitros katedralini ziyaret ettik. Ve bizim için gezimizde en anlamlı yer olan Atatürk’ün evini ziyaret ettik. Bu ayrıntıyı söylemeden edemeyeceğim; Atatürk ve ailesinin kiracı olarak oturdukları ev  Yunan hükümeti tarafından satın alınıp, Türkiye konsolosluğuna hediye edilmiştir. Bitişiğinde Türk Konsolosluğu vardır.
Bir sonraki durağımız, Selanik’in simgesi olan Beyaz Kule idi.  Osmanlı döneminde yapılan ve  hapishane olarak kullanılan bina Yunanistan’ın simgelerindendir.
Daha sonra otelimize yerleşerek biraz dinlendikten sonra alışveriş yaptık. Greek müzik eşliğinde Yunan tavernasında harika bir akşam yemeği yedik. Yurt dışında aç kalınmayacak tek ülke sanırım Yunanistan, inanılmaz lezzetli mezeleri ve balıkları var.
Sabah kral kahvaltısının ardından Makedonya’ya gitmek üzere yola koyulduk. Yağmurlu bir günde ulaştığımız Makedonya’da ilk olarak Manastır’da Atatürk’ün okuduğu ve şu anda müze olan Manastır Askerî İdadisi’ni ziyaret ettik ve sonrasında ise Ohri’ye hareket ettik. Ohri Ohri Gölü'nün kenarında, Arnavutluk sınırına gayet yakın bir konumda bulunan, Makedonya'nın en turistik yeri olan Ohri, UNESCO Dünya Mirasları listesine eklenen bir şehirdir. Aynı zamanda benzer evleri sebebiyle, Safranbolu’nun kardeş kentidir. Burada alışveriş yaptıktan  ve Aya Sofya ziyaretimizden sonra göl kenarında yürüyüş yapıp, göl manzaralı otelimize yerleştik ve Türk-Makedon müziği eşliğinde akşam yemeğimizi yedik.
Sabah çok erken saatte Makedonya’nın başkenti Üsküp’e hareket ettik. Pazar günü olduğu için genelde dükkanların kapalı olduğu bu şehirde, Büyük İskender’in heykellerinin ve Osmanlılar döneminde yapılan, Vardar nehrinde bulunan  Taş köprüde olduğu turistik merkezde  bol bol fotoğraf çektik. Daha sonra eski çarşıya gittik ve ünlü Üsküp köftesinden yedik ki gerçekten müthişti.
Ve son durağımız olan Bulgaristan’a hareket ettik. Burada sınır kapısında uzun süre beklediğimiz için başkent Sofia’ya geç vardık ve bu yüzden şehri panaromik olarak turladık ki çok yağmur olduğu için aksi düşünülemezdi zaten. Burada akşam yemeği yedikten sonra en ünlü yeri olan Alexander Nevski klisesini ziyaret ettik ve yola çıktık.
24 Mayıs Perşembe günü saat 16:30’da başlayan yolculuğumuz, toplam 3 ülkeyi ( Yunanistan, Makedonya ve Bulgaristan ), 2 başkenti ( Üsküp-Sofya ) ve 6 şehri ( Dedağaç, Selanik, Manastır, Ohri, Üsküp, Sofya ) gezdikten  sonra 28 Mayıs Pazartesi sabah 06:00’da Türkiye’de tatlı hatıralarla ve keyifli bir yorgunlukla son buldu.