Ben İngiltere’ye ilk geldiğimde heyecanlanmıştım. Çünkü ilk kez yurt dışına çıkmıştım. Buraya gelince 15 gün içinde hayatımda bazı değişmeler oldu, survivor misali :) . Buradaki yemekleri birkaç nedenden dolayı pek sevmiyorum, domuz eti oluyor bazen biz yemiyoruz tabii ki, her sabah corn flakes ve her öğünde de patates çıkıyor, bunları sevmiyorum. Diğer bir konu tuvaletlerden nefret ediyorum. Çünkü……
musluğu yok. Diğer bir konu burada çok az çöp kutusu var ama her yer temiz, bir de her şeyi her yere atamıyorsunuz çünkü hepsinin ayrı kutusu var, geri dönüşüm için. Türkiye’de bolca çöp kutusu var ama her yer pis.
Ayrıca buradaki insanlar yardımsever ve sevecen.
Şimdi daha farklı bir konuya gelelim, burada bir üniversite kampüsünde kalıyoruz ve burası çok güzel, her yer yemyeşil. Güzel tarafları olduğu gibi, kötü taraflarıda var. Burada gerçekten çok yoruluyoruz. Çünkü ya tam gün gezi, ya tam gün ders, ya da yarım gün gezi yarım gün ders oluyor. Ama gezdiğimiz yerler çok güzel. Cambridge, Guildford, Brighton, Londra, Portsmouth, buralarda London Eye, Madame Tusseuds, Brighton Peer, Sea Life Centre. Bunların içinde en çok Brighton Peer, London Eye ve Spinnaker Tower’ı beğendim.
Burada İngilizcemi geliştirip, yeni insanlar tanıdım. Genel olarak burayı çoook beğendim. Yorucu olsa bile.Ha unutmadan burada her gece farklı farklı aktiviteler oluyor ve çok eğlenceli, yetenek yarışması, film gecesi, disco, vs. sadece bazıları ve hepsi çok güzel.
Neyse benden bu kadar.
Good bye.
Öykü AKIN