Çanakkale zaferinin 101. yıldönümü vesilesiyle 19.03.2016 tarihinde aziz şehitlerimizi anmak, öğrencilerimizin milli bilincini geliştirmek ve tarihlerini öğrenmelerini sağlamak amacıyla Çanakkale’ye gezi düzenledik.
BİR DEVRİN BATTIĞI YER
Çanakkale’ye adım atar atmaz karşımıza çıkan Necmettin Halil Onan’ın şu dörtlüğüyle gezimize başladık.
Dur yolcu, bilmeden gelip bastığın,
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,
Bir vatan kalbinin attığı yerdir!
Evet! Bilmeden basıp geçtiğimiz bu topraklar bir devrin battığı yerdir aslında. Kimi evli kimi nişanlı kimi baba kimi amca kimi dede… Çanakkale, küçücük yüreklerin kocaman kahramanlıklar gösterdiği ve bir devrin battığı yerdir. Aziz şehitlerimiz, yaşlarına bakmadan vatan müdafaasına geldi. Kimi 15 kimi 20 kimi 40 kimi 60 yaşındaydı. Yaşları, dönemleri farklı olmasına rağmen tek ortak amaçları vardı ortada: “VATAN” … Hepsi tek bir amaç uğruna şehadet şerbetini içtiler.
İMKÂNLA- İMANIN SAVAŞI
Düşman güçlüydü. Dünyanın en büyük donanması, en önemli savaş silahlarıyla gelmişlerdi Çanakkale’ye. Donanma çok güçlüydü. Gemilerinin kimine Queen Elizabeth, kimine Agamemnon, kimine Ocean, kimine Bouvet, kimine bilmem ne bela diyerek geldiler Çanakkale’ye. Onlarda top, tüfek, gemi bizde Allah’a adanmış vatan aşkı ve iman dolu göğüs… İmkanla-imanın savaşını İMANLI YÜREKLER kazanmıştı zafer imanındı.
SÂDE BİR HÂDİSE VAR ORTADA: VAHŞETLER DENK
Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy mısralarına şöyle düşürmüştü Çanakkale’yi:
Eski Dünyâ, yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi, mahşer mi, hakikat mahşer.
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk:
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!
Çanakkale’de dünyanın daha önce şahit olmadığı bir savaş yaşanıyordu. Dünyanın her yerinden gelen kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi Anzak, kimi Fransız, kimi bilmem ne bela insanlar çarpışıyordu. Ten renkleri birbirine karışmış kimi zenci, kimi beyaz kimi melez… Çehreler bambaşka ortada tek bir olay var “vahşetler” denk. Böyle bir savaşta ne kutlu zaferdir bu ya Rab !
BİR HİLAL UĞRUNA
Ne güneşler batmıştı Çanakkale’de. Ne ömürler verilmişti bir hilal uğruna ya rab! Ne hayaller gömülmüştü toprağa Çanakkale’de. Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un muazzam şiiri olan “Çanakkale Şehitlerine” adlı şiirinde dediği gibi:
“Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor! ”
ZAFERİN 101. YILINDA ÖĞRENCİLERİMİZLE ÇANAKKALE’DEYİZ
Çanakkale zaferinin 101. yıldönümünde aziz şehitlerimizi Çanakkale’de ziyaret ettik. Sabah 05.00 ‘da okulumuzdan Çanakkale’ye doğru hareket ettik. İlk mola yerimizde bulunan mini hayvanat bahçesini gezdik. Sabahın ilk ışıklarıyla Çanakkale’ye vardık. Çanakkale’de bizleri bekleyen ve gezi boyunca bizlere eşlik ederek bizleri bilgilendiren rehberlerimizle buluştuk.
Rehberlerimizi aldıktan sonra otobüslerle Çanakkale’de bulunan şehitliklerimizi gezdik. Savaşın yapıldığı alanları canlı canlı soluduk. Kilitbahir, Seddülbahir, Ertuğrul Koyu, Morto Koyu, Seyit onbaşı, Yahya Çavuş, Kanlısırt, Bombasırtı, Kemalyeri gibi şehitliklerimizi sırasıyla gezdik. Daha sonra Şehitlik Anıtı’nı ziyaret ettik.
Öğle yemeğimizi Eceabat’ta doğa ve denizle iç içe bulunan harika bir otelin restaurantında yedik. Daha sonra biraz dinlendik. Dinlenmenin ardından asıl savaşın yapıldığı Conkbayırı’na gittik. Conkbayırı’nda rehberimiz harika anlatışıyla öğrencilerimiz duygusal anlar yaşadı.
Conkbayırı’ndan 57.Alay Şehitliği’ni ziyarete geçtik. Burada da tarih kokulu dakikalar yaşadık. Gezimizin 57. Alay Şehitliği’nin ziyaretiyle son buldu.