Çocuğumuz büyümeye başladığında kendi varlığını adım adım ortaya koyarken anne baba olarak kaygılarımız da artar. Çoğu zaman, çocuğumuzun eğitimi için pek bir şey yapmadığımızı düşünürüz. ’Çocuğum büyüyor. Bir şey yapmıyorum, elimden hiçbir şey gelmiyor. Çocuğuma yeterince zaman ayıramıyorum, ayırsam da ne yapacağımı bilemiyorum.’ Deriz.
Gerçekten çocuğumuzun eğitiminde bu kadar çaresiz bu kadar etkisiz miyiz? Yoksa bu düşünceler, neler yapabileceğimizi, çocuğumuzun ilk yıllardaki eğitimine nasıl katkıda bulunabileceğimizi bilmemekten mi kaynaklanıyor?
Şimdi isterseniz eğitimcilere kulak verelim. Eğitimle uğraşanlar temel eğitimin ailede başladığını, ailede alınan bu ilk eğitimin çocuğun bütün hayatını şekillendirecek kadar belirleyici olduğunu söyler. Hayatın ailedeki bu ilk yılları, çocuğun davranışlarını şekillendireceği, temel alışkanlıkların kazanıldığı kritik bir dönemdir. Peki, aile bireylerinin bu eğitimdeki yeri ve önemi nedir?
Cevap yine eğitimcilerden: Çocuk eğitiminde anne babanın ve yakın aile bireylerinin etkisi tartışılmaz. Çocuk evin içinde iyi bir gözlemci, iyi bir dinleyici; paylaşılanı ve yaşanılan bütün olayların bir parçasıdır. Dolayısıyla anne ve babanın kendi aralarındaki konuşmaları, konuşma şekli ve süresi çocuğun iletişimdeki ilk modelini oluşturacaktır. Yine anne babanın okuma ve yazmaya karşı tutumları, evde kitap, gazete, dergi okunup okunmaması, çocuğun okuryazarlıktaki ilk izlenimlerini oluşturacaktır.
Çocuklar konuşmaya ihtiyaç duyarlar. Konuşarak, yaşadıklarını paylaşarak kendi dışındaki dünyayı anlamaya çalışırlar. Bu ihtiyacın karşılanması ise, anne babanın bu işe zaman ayırmasına bağlıdır.
SEYDE BATUR (SINIF ÖĞRETMENİ)